10 Ağustos akşamı, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, kilometrelerce uzakta olan Kocaeli’de de hissedildi. O an yaşanan birkaç saniyelik sallantı, pek çok kişide saatler, hatta günler sürecek olan bir huzursuzluk yarattı. Çünkü deprem, yalnızca fay hatlarını değil, insanın güvenlik algısını da yerinden oynatır.
Deprem sonrası ortaya çıkan en belirgin psikolojik etkilerden biri artçı kaygısıdır. Fiziksel sarsıntı bitse de beyin “tehlike hâlâ devam ediyor” sinyali verir. Bu yüzden bazı insanlar, kapı çarpmasında, üst kattan gelen gürültüde ya da otobüsün ani freninde bile irkilir. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerde bu durum daha yoğun görülür; çünkü beyindeki alarm sistemi kolay kolay kapanmaz.
Kocaeli için bu his çok tanıdık. 1999 depreminden sonra şehir, “kolektif travma” dediğimiz bir psikolojik durumu yaşıyor. Bu, bir topluluğun geçmişte yaşadığı felaketin ortak hafızaya kazınması demek. Yıllar geçse de yeni bir sarsıntı, o hafızayı yeniden canlandırır. Sarsıntı birkaç saniye sürer ama zihindeki etkisi çok daha uzun olabilir.
Buna karşı en güçlü kalkanlardan biri dayanışmadır. Deprem sonrası komşuya kapıdan “İyisin değil mi?” demek, telefonda “Merak ettim, aradım” cümlesini kurmak, aslında beynimize “yalnız değilsin” mesajını verir. Sosyal destek, travmanın yarattığı stresi azaltan en güçlü psikolojik faktörlerden biridir.
Ancak bir başka etken daha var: medya. Depremden hemen sonra artçı sayıları, fay hattı haritaları, tahminler, yorumlar hızla dolaşıma girdi. Bilgi, doğru olduğunda insanı sakinleştirir; yanlış ya da abartılı olduğunda ise kaygıyı körükler. Belirsizlik, bazen tehlikenin kendisinden bile daha yıpratıcıdır. Bu yüzden kriz anlarında sakin, ölçülü ve güvenilir bir haber dili hayati önem taşır.
Deprem, şehirdeki binaları olduğu kadar, insanların ruhsal dengesini de sınar. Betonarme yapılar güçlendirilebilir, yollar onarılabilir. Ama güven duygusu zedelendiğinde, onu onarmak çok daha uzun zaman alır. Kocaeli’nin geçmişten çıkardığı en önemli ders belki de budur: Gerçek hazırlık, yalnızca mühendislikle değil, birlikte ayakta durma iradesiyle yapılır.