Müsilajın ortaya çıkardığı korku yetmiyormuş gibi şimdi de başka bir hikayeden bahsediyorlar. O deniz salyası dediğimiz korku tünelinden daha betermiş. Yani biri bitip biri mi başlayacak? Veya müsilaj devam ederken bir de bu acayip şey mi canımızı sıkacak? Mesela bir haber okudum pırıl pırıl akan Bursa’da ki Nilüfer Çayı zifte dönüşmüş canlı yaşam kalmamış. Hepimiz biliyoruz ki Nilüfer Çayı Marmara Denizi’ne dökülür. E bu korkunç durum dün ortaya çıkmadı demek ki … Etraftaki zehirli tarım ve sanayi atıkları oralara enjekte edildi ki sonunda bir korkunç gerçekle karşı karşıya kaldık. Uzmanlar en iyi tahminle müsilajın iki yılda etkisini kaybedeceğini söylüyorlar . Bunun için de tabi ki çok çok sıkı çalışmak lazım. Çalışmalar sadece Marmara Denizi’ni kaplamayacak işte böyle Nilüfer Çayı gibi denize dökülen ne varsa ilk başta ve öncelikle onların önü kesilecek. Aksi takdirde siz Marmara’yı temizlersiniz öyle zannederiz ama etraftan ne kadar zehir varsa aktığı sürece hiç bir netice olmaz. Ne zamanki Bursa’da Nilüfer Çayı eskisi gibi pırıl pırıl akar içinde başta balık olmak üzere tüm canlılar hayat bulur bilin ki o zaman Marmara denizi’de bu sıkıntıdan kurtulmuş demektir. Bir de haberlerde ifade edilen bu müsilajdan daha da beter hikayesine iyi bakılmalı, ne anlatıyorlar iyi irdelenmeli ve mutlaka onun da bir çaresine bakılmalı. Şimdi bir tarafta Bursa Nilüfer Çayı diğer tarafta Trakya’da denize dökülen ne kadar pislik varsa Marmara’yı ablukasından kurtarmalıyız. Bunlar olmayacak ki denizde yaşam yeniden başlasın. Bunlar olmayacak ki biz Marmara Denizi’nin tüm kıyılarında içimiz rahat gönlümüz ferah bir şekilde denize girelim. İyi ki bu tür haberleri ortaya koyuyorlar. Çünkü gördük ki başta belediyeler olmak üzere devletin tüm kurumları el birliği içerisinde bir çalışma başlatacaklarını ifade ettiler. O zaman hepimize görev düşüyor bizler de bu konuda Marmara’yı temizleme çalışmalarına katkıda bulunmalıyız.