Ramazan deyince önce teravih gelir. 60 yıldır teravih namazları için Merkez Camii’ne giderim. Bunu çocukluk yıllarımı da katarak söylüyorum. Annelerimiz üst katta namaz kılarken, biz yanlarında vızır vızır dolaşırdık. Mahalle arkadaşım Melek’le muziplikler yapardık ama öğrendik sonunda. İyi ki de öğrenmişiz. Her Ramazan’da olduğu gibi Pazar akşamı Merkez Camii’ndeydim. Orada eski dostlarla buluştum. Epey arkadaşımı gördüm, çok ta mutlu oldum. Aklıma 40 yıl öncesi geldi. O dönemden bugüne kimler gelmiş kimler geçmiş. 45 yıl önce bizim bir mavi köşemiz vardı. Orada birlikte iftar açar, sonra Kürt Bahattin amcanın Çay Ocağından çayları yudumlar, kardeşim Yener’e yardım eder teravih namazına giderdik. Gittikten sonra görev aynen devam ederdi. Sahur vaktine kadar çay dağıtırdık. Yüzlerce binlerce tepsi çay dağıtmışlığım vardır. Sonra bunları Gazetede yazar Okurlar ile paylaşırdım. Gölcük’ün değerli insanları Sahur için Merkez Camii’nin tam göbeğine yani avluya demek istiyorum envai çeşit yemekler gönderirdi. Birlikte sahur yapardık. Adnan Yıldız Hoca o dönemler tabi epey gençti. Biz aşağı yukarı akran sayılırız. Müthiş ezan okur, müthiş Teravih namazı kıldırır ve o da sahura kadar çay sohbetine katılıp, birlikte sahur yemeği yedikten sonra dua edip evlere dağılırdı. Merkez Camii’nin yazın avlusu dahi dolardı. Kışın Caminin içi tıklım tıklım olurdu. İşte üzüntüm burada. Son yıllarca ancak Teravih namazlarında üstelik ilk teravihte birkaç sıra oluyoruz. Diyeceksiniz ki Camiler çoğaldı. Eyvallah doğru ama Gölcük’ün de nüfusu 40 yıl öncesine göre kat be kat arttı. Ne bileyim ben bu durum beni üzüyor. İnşallah önümüzdeki günlerde 40 yıl öncesinin huzur dolu, keyif dolu Teravih namazlarını hep birlikte yeniden kılarız.