Nurettin Şenemre

Tarih: 19.07.2018 14:14

MUSTAFA ÇOLAK’IN ZİYARETİ

Facebook Twitter Linked-in

Gönül ne çay ister ne kahve ne kahvehane, gönül bir dost ister çay kahve bahane. Dün sağ olsun çok eski ve değerli bir dostum olan Mustafa Çolak gazetemizi ziyaret etti. Gölcük’te siyasetin en parlak isimlerinden olan ve bulunduğu döneme damgasını vuran arkadaşlarımdan biridir sevgili Çolak. Uzun yıllardır Kıbrıs’ta yaşıyordu. Orada düzenini kurdu ve Kıbrıs’ta da yapısı gereği kendini etrafına sevdirmesini bildi. Sevgili dostum bir süre önce kalp ameliyatı geçirmişti. Tedavisinin çok önemli bir bölümü ülkemizde devam ediyor. Ne güzel ki sağlığına kavuşmuş ve Gölcük’teki evine de gelerek dost hasretini de gidermeye çalışıyor. Epey sohbet ettik, birlikte yemek yedik. Bol bol eski günleri yad ettik. Gölcük’te olmak Mustafa Çolak’a çok iyi gelmiş. Epey moral bulmuş. Bana “Şenemre nereye gidersek gidelim, Gölcük’ten kopmamız ve unutmamız mümkün değil” dedi. Aynen öyle. Gölcük çok farklı bir yer, bizim yuvamız, yurdumuzun en güzel parçalarından biri. Gölcük’te olup ta Gölcük’ten kopmak, Gölcük’ü unutmak hiç bir zaman mümkün değil. Burada farklı bir tılsım var. Havasından suyundan, öyle çok özel bir tılsım. Dostların buluşmaları hasret gidermeleri son derece keyifli oluyor. Uzun zamandır telefonlaşmanın dışında görüşmemiz pek mümkün olmuyordu. E birbirimizi de epey özlemişiz, ben kendisini gördüğüme çokta sevindim. Sağlığına kavuşmasından dolayı da son derece mutlu oldum. Sevgili Çolak Eylül ayına kadar buralarda. Bu da demek oluyor ki Gölcük’te olduğu sürece zaman zaman buluşmaya devam edeceğiz. Öyle zannediyorum ki Gölcük te, Gölcüklüler de Mustafa Çolak’ı özlediler.

 

Nasrettin Hoca’nın Çorba Hayali

Nasreddin Hocanın canı güzel bir tarhana çorbası çekmiş.. Başlamış tatlı tatlı hayal kurmaya. Tam o esnada kapısı çalmış ve gelen karşı komşusunun oğlu şöyle demiş:

– Nasrettin Hocam. Annem çok hasta bir tas çorba istiyor..

Hoca kendi kendine söylenmeye başlamış :

– Allah’ım bizim komşular kurduğum hayalin bile kokusunu alıyor..

 

Şeytan Zıkkımın Kökünü Yer

Nasrettin Hoca o aralar nakite çok sıkışmıştır. Vatandaşın biri gelip Nasreddin Hoca‘ya:

-Şeytan nerede yaşar ? diye sormuş. Hoca cevabı bilmez ama vatandaşı yanıtsız bırakmamak için soruyu cevap verir. Adam giderek Nasreddin Hoca’yı soru yağmuruna tutmuş ve sonunda Hoca’ya:

– Hocam peki şeytan ne yer ? diye sorar. Hoca da:

-eğer benim gibi parası yoksa zıkkımın kökünü yer..! demiş..:)

Tabutun neresinden gitmek lazım?

Bir cenaze esnasında toplanan kalabalıktan bir sözcü Nasrettin Hoca’ ya sormuş:

Hocam cenazeyi taşırken tabutun neresinden gitmek lazım, önünden, sağından, solundan? Hoca cevap vermiş :

– Valla tabutun içerisinde gitme de neresinde gidersen git.

 

Temel Fransa’ya Giderse

Temel Fransa’ya gezmeye gider. Bir hafta sonra Temel Trabzon’a döner Arkadaşları Temel’e:

– “Sen Fransızca bilmezdun Fransa’da çok zorlandin mi?” der. Temel bir hayli ciddi bir şekilde arkadaşlarına cevap verir:

– “Olur mu ben hiç zorlanmadum, asıl Fransizlar zorlandu.

Temel’ in oğluna karne tepkisi

Temel’ in oğlu Cemal, yıl sonunda karnesini alıp babasına getirmiş. Temel karneyi alıp incelemeye başlamış, bakmış ki sol taraftaki Matematik, Tarih, Fizik, Biyoloji ders notlarının hepsi zayıf.

Karnenin bir de sağ tarafına bakmış ki, Arkadaşları ile ilişkileri 5, Temizlik 5, Ağız ve diş sağlığı 5… Bunu gören Temel karısı Fadime’ ye dönerek;

– Fadime göreymisin, şu öğretmene bak. Benim öğrettiklerimin hepsi 5, onun öğrettiklerinin hepsi zayıftır da.

Temel gölde balık avlamaktadır. Yanına jeepiyle yabancı bir adam yaklaşır ve Temel’e şöyle der:

– Ağabey su çok derin mi? der.

Temel cevap verir:

– Yok uşagum senin jeep geçer der.

Temel’lin sözü üzerine adam jeepi göle sürer ve sonra jeep batmadan adam kapıyı açar boğulmaktan güç bela kurtulur, sinirli bir şekilde Temel’in boğazına atlar:

– Hani geçebiliyordu ulan ölüyordum bee! der.

Temel:

– Ne bileyum ben, biraz öncesinde bir ördek geçiyordu, vallahi su boynuna celiyordu da.

 

Temel Takdir Ederse

Temel komadadır. Yanında da karısı bulunmaktadır. Temel gözleri nemli karısına bakarak, kısık sesiyle konuşmaya başlar;

-İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün de oradaydın. Vurulduğum zaman, ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde, hastanede hep başucumdaydın… der.

Karısı takdir edilmenin mutluluğuyla duygulanmaya başlar. Temel konuşmasına devam eder;

– Hep yanumdaydun karıcuğum. Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama çok geç oldu.

Yahu sen ne uğursuz karısun? der…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —