Bir milyondan fazla öğrencinin, ebeveyn ve öğretmenin heyecanla beklediği Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) sayılı günler kaldı.
Bu sınava girecek çocuğu bulunan çoğu evde, heyecan kadar, çoğu zaman 'artık bitsin 'bekleyişi sabırla sürüyor. Bazen' az kaldı' sevinci ağır basarken bir yandan da, ‘Ya kötü geçerse?’ korkusu herkeste bir gerginlik yaratıyor. Nerden mi biliyorum? Bir öğretmen, bir psikolog, bir pedagog degilim ama zamanında kızı bu sınava girmiş olan annelerden biriyim. Üstelik etrafımızda bu süreçlerden geçmekte olan pek çok kişiye şahitlik ediyorum.
Şimdi söyleyeceklerim ise; 'Siz biliriz bunları’ ukalalığı ile değil, sadece ‘Bir de buradan bakın’ ricası...Evet ebeveyn olarak çocuklarımızın başarılı bir okul hayatı olsun istiyoruz ki sonunda güzel, rahat, konforlu bir işe, yaşama sahip olsunlar. Çocuklarımızın da dilekleri bu yönde aslında ama gel gör ki her birinin kapasitesi, çalışma azmi ve gayreti aynı değil. Bu uzun uzun konuşulacak, yazılacak, düşünülecek bir konu...
Benim burada değinmek istediğim geriye saydığımız şu günlerde çocuklara sadece destek olmak. Onlara inanmak biricik ve değerli olduklarını, her koşulda sevildiklerini hissettirmek. 'Zaten öyle yapiyoruz' dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu dönem buna daha çok ihtiyaçlari var. Ergenliğin etkisiyle duygularını kontrol edemedikleri gerçeğini önümüze koyarsak aslında en çok gel-git yaşadıkları bu donemde bu yükle baş etmeye çalışıyorlar. Şu an onları daha başarılı kılacak olan huzurla, rahatça alacakları bir nefes... İnanın aynı başarı düzeyindeki iki çocuktan LGS'de daha iyi sonuç alanı, sınava rahat giren, kendine güvenen çocuk oluyor.
‘Olduğu kadar, olmadığı kader' deme zamanı şimdi... Anne baba olarak önce siz inanın, siz rahatlayın... Onun yanında, ona bir şey hissettirmediğinizi, söylemediğinizi düşünüp, arkadan siz kendinize sıkıntı yapmayın. O her şeyi hissediyor. Önce siz ona, onun elinden geldiğini yaptığına inanın. Onun elinden gelen bu. Bırakın özeleştiriyi zamanı gelince o yapsın. Ona bunun alanını şimdiden, çalışma temposu vs yorum yapmayarak siz açın.
Rahat nefes alma, sarılma, öpme, inanma, güvenme zamanı... Unutmayın şu noktada onu başarıya götürecek olan fazladan çözeceği yüzlerce soru değil. Kendine güvenmesi,elinden geldiğini yaptığına inanması.
Hâlâ ‘Ama çalışmadı ki!’ ya da ‘Az çalıştı!’ diyorsanız, unutmayın o da bunu aşmak için siz fark etmeseniz de kendini çok ama çok zorladı. Elinden gelen bu…
Gözlerinizle, dudaklarınızla, aklınızla değil kalbinizle okuduğunuz için teşekkür ederim...