Yaz tatilinin bitişiyle birlikte evlerde yeniden sabah telaşı başladı. Çocuklar için çantalar hazır, defterler alınmış olabilir ama peki ya psikolojiler? Uzun bir tatil sürecinden sonra okulun disiplinli ortamına dönüş, çoğu çocuk için kolay olmuyor. Psikolojide bu duruma “okula dönüş sendromu” deniyor.
Okula dönüş sendromu, özellikle ilk haftalarda görülen huzursuzluk, iştahsızlık, uyku problemleri, konsantrasyon güçlüğü ve okula gitmeyi reddetme davranışlarıyla kendini gösterebilir. Çocuk, bir yandan tatilin özgürlüğünü geride bırakmanın üzüntüsünü yaşarken, diğer yandan yeni sınıfa, öğretmene, arkadaş grubuna uyum sağlama kaygısıyla karşı karşıya kalır.
Bu noktada ailelerin yaklaşımı kritik rol oynar. “Şımarıklık yapma, herkes okula gidiyor” gibi sözler, çocuğun kaygısını hafifletmek yerine artırır. Oysa çocuğun duygusunu anlamak, normalleştirmek ve güven vermek, adaptasyon sürecini kolaylaştırır. Küçük adımlarla, olumlu pekiştirmelerle desteklenen çocuk kısa sürede yeni düzenine uyum sağlayabilir.
Velilerin kendi kaygılarını kontrol etmeleri de bir o kadar önemli. “Başarılı olmalı, geri kalmamalı” baskısı, çocuk için okulun yükünü ağırlaştırır. Oysa eğitim yalnızca sınavlardan ibaret değildir; sosyal beceriler, arkadaşlık ilişkileri ve duygusal gelişim de okulun temel kazanımlarıdır.
Unutmayalım ki, okula dönüş yalnızca çocukların değil, ailelerin de yeniden düzen kurduğu bir dönemdir. Çocukların bu süreci sağlıklı atlatabilmesi için en çok ihtiyaç duydukları şey, anlayış ve sabırdır. Çünkü çantalar kitaplarla dolabilir, ama çocukların iç dünyasını dolduracak olan sevgidir.
Bu Süreci Doğru Yönetebilmek için Ebeveynlere Küçük Tavsiyeler;
- Çocuğunuzun duygularını küçümsemeyin, onunla konuşun ve anlamaya çalışın.
- Uyku ve yemek düzenini yavaş yavaş normale çekin.
- Okul hakkında olumlu bir dil kullanın, “zor olacak” yerine “güzel şeyler seni bekliyor” deyin.
- Başarıyı yalnızca notlarla ölçmeyin, çabanın da değerli olduğunu hissettirin.