Modern çağın ilişkilerinde yeni bir baskı var,kusursuz partner ve mükemmel ilişki arayışı...
Sosyal medyada gördüğümüz romantik paylaşımlar, sürpriz yıl dönümleri, tatil pozları… Bunların hepsi, gerçek hayatlarımızda daha fazlasını istememize ve elimizdekinden tatmin olmamıza engel olabiliyor.
2023 yılında Journal of Social and Personal Relationships dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, sosyal medyada yoğun şekilde “ideal çift” içeriklerine maruz kalan bireyler, partnerlerinden daha yüksek beklentiler geliştirmekte ve zamanla ilişki doyumları düşmektedir. Kısacası, ekranlarda izlediğimiz “kusursuz aşk hikâyeleri” gerçek hayatta hayal kırıklığını besliyor.
Bu tatminsizlik, bağlanma stillerimizle yakından ilişkili. Kaygılı bağlanan kişiler, sosyal medyada gördükleri romantik jestleri kendi ilişkilerinde de arıyor; bulamadıklarında hayal kırıklığı yaşıyor.Kaçıngan bağlanan kişiler ise kıyaslar arttıkça ilişkiden hızla uzaklaşabiliyor.
Dahası, sosyal medyanın sunduğu “sonsuz seçenek yanılsaması”, özellikle genç kuşaklarda “daha iyisi olabilir mi?” sorusunu sürekli canlı tutuyor.
2018’de yapılan bir başka araştırmada, Tinder ve benzeri uygulamaları yoğun kullanan kişilerin ilişkilerde sadakat ve uzun süreli bağlılık beklentilerinin daha düşük olduğu saptanmıştır. Bunun nedeni, “bir tıkla yeni biriyle tanışabilirim” düşüncesinin, mevcut ilişkiye yatırım yapmayı zorlaştırması.
Peki bu döngüyü kırmanın yolu nedir?
İlişkilerdeki tatminsizlik döngüsünü kırmanın yolu, mükemmeli aramaktan vazgeçip, ilişkiyi onarma becerisini geliştirmekten geçiyor. Psikoloji literatürü de gösteriyor ki; sağlıklı çiftler kavga etmeyen değil, kavga ettiğinde birbirini anlayabilen çiftlerdir.
Ayrıca, sosyal medyadaki kusursuz anların bir sahneleme olduğunun farkına varmak önemli. Çünkü hiçbir ilişki sadece gülümseyen fotoğraflardan ibaret değildir. Kamera arkası çoğu zaman çaba, sabır ve emekle doludur.
Tatmin arayışımızı dışarıda, kıyaslarda ve sahte mükemmelliklerde aramak yerine; ilişkilerimizi içtenlik, güven ve bağlılıkla beslemek gerekiyor. Çünkü gerçek mutluluk, başkalarının hayatlarında gördüğümüzde değil; kendi ilişkimizde inşa ettiğimiz küçük ama samimi anlarda saklıdır.