Evde artık tek bir konu konuşuluyor: denemeler, netler, sınav günü, hedef puanlar…
Çocuğunu desteklemek isteyen anne-babalar, çoğu zaman farkında olmadan kendi kaygılarını da o sürecin içine katıyor.
Ve işte o noktada, sınav kaygısının gizli bileşeni devreye giriyor: Ebeveynin duygusal tonu.
Velinin Kaygısı, Çocuğun Kaygısına Dönüşür
Çocuklar, anne-babalarının ruh halini, sözcüklerden değil; bakışlardan, ses tonundan ve duruşlarından okur.
Bir ebeveyn “Sakin ol, seninle gurur duyuyorum.” dese bile, gözlerindeki endişe çocuğa bambaşka bir mesaj verir: “Sakin olmamalıyım! Korkulacak bir şey var demek ki…”
Böylece çocuk, ebeveynin duygusunu yansıtarak içselleştirir.
Duygular bulaşıcıdır.Kaygı da bulaşıcıdır. Özellikle en güvenli alan olan, kendimizi en güvenli hissettiğimiz ailede.
“Kaygı İyidir” Yanılgısı
Bazı ebeveynler, çocuklarının gevşek davranmaması için onları kaygı yoluyla motive etmeye çalışır:
“Bu kadar emek verdik, boşa gitmesin.”
“Biraz daha ciddiyet, sınav kapıda.”
“Bu gidişle kazanamayacaksın!”
Ama bu yaklaşım genellikle motivasyon değil, performans anksiyetesi yaratır.
Çocuk için sınav artık bilgi ölçen bir süreç değil, “ailem için yeterli miyim?” sorusunun cevabıdır.
Ve o noktada başarı artık bir sonuç değil, sevilmenin koşulu gibi algılanır.
Ne Yapabiliriz?
Sınav kaygısında çocuk kadar ebeveynin de rolü vardır.
Kendi duygusunu fark eden bir ebeveyn, çocuğuna en güçlü desteği zaten verir.
1. Gerçekçi ama güven veren cümleler kurun:
“Sonuç ne olursa olsun, senin çaban benim için kıymetli.”
2. Kendi kaygınızı fark edin:
Süreci kontrol edemediğiniz anlarda, nefes alın, duygunuzu gözlemleyin.
3. Sürece odaklanın:
“Bugün planına sadık kaldığın için seninle gurur duyuyorum.”
4. Kıyaslamayı bırakın:
Kıyas, çocuğu değil kaygıyı büyütür.
5. Kaygıyı normalleştirin ama büyütmeyin:
“Bu his normal, önemli olan onunla nasıl baş ettiğimiz.
Bir çocuğun sınav başarısında bilgi kadar duygusal güven de belirleyicidir.
Çocuk, yalnızca sınava hazırlanmaz aynı zamanda ebeveyninin duygusal iklimine de hazırlanır.
Gerçek destek bazen hiçbir şey söylemeden, yanında oturup sadece şunu demektir:
“Ne olursa olsun, ben sana inanıyorum.”
Sağlıklı günler dilerim...