Nurettin Şenemre

Tarih: 29.07.2018 12:20

MERDİVEN BABA

Facebook Twitter Linked-in

MERDİVEN BABA

Önceki gün bir televizyon kanalında tesadüfen bir film izledim. Trajikomik bir Türk filmi. Başrol oyuncuları büyük starlardan oluşmuyor, tamamı karakter oyuncusu. İyi ki de izledim. Müthiş bir insanlık dersi veriyor. İnsanlara olduğu görünmelerinin, görünmeleri gibi olmalarının yanı sıra; bir ekmek helal yoldan kazanıldığı sürece ailenin bunun mutluluğunun dışında bir mutluluk arayıp kendini zorlamaması gerektiğini de ifade ediyor. Merdiven Baba hava yollarından temizlik işçisi olarak çalışıyor. Kızı okulda arkadaşlarına babasının hava yollarında makina mühendisi olduğunu söylemiş. Bir müzik grupları var. Küçük oğlu annesiyle yaşıyor. Merdiven Babanın kayınpederi ve kaynanası onu hep aşağılamışlar. Kızından da ayırmışlar. Saf ve temiz bir adam. Bir gün biriktirdiği paralarla bir araba alayım da belki eşim bana döner diye düşünüyor. Yakın bir arkadaşıyla bir araba alıyorlar. Bir pikap türü araç düşünün, üzerinde de kocaman bir merdiven var. Araç devasa görünüyor. Merdiven Baba arabasıyla mahallesine geldiğinde önce ona gülüyorlar. Eşi hiç yüz vermiyor. Mahalleli alay ediyor. Öyle ya, bu nasıl bir araba ki mahallede bile dolaşması çok zor, devasa bir şey. Adam çok saf ve temiz, içinde hala ümit var. Mahallenin kahvesinin önünde arkadaşlarıyla çay içerken yanına mahalleden bir duvarcı ustası gelerek “Senin şu arabanın merdivenine ihtiyacım var, işim çok sıkışık bana yardım et” diyor. Merdiven Baba zaten iyilik meleği, “Ne demek kardeşim” deyip, inşaata gidiyorlar. Merdiveni inşaata dayayan Merdiven Baba arkadaşının kısa sürede sıva yapmasına imkan veriyor. Arkadaşı ona çıkarıp, para verince “Hiç öyle şey olur mu? Arkadaşlık öldü mü?” dese de arkadaşı da belli ki iyi niyetli bir adam “Hayır, ama bu senin hakkın” diyor. Merdiven Baba parayı sayıyor, kendine göre çok gelince, arkadaşına dönüp “Ya hu bu çok kardeşim” diyor. Arkadaşı “Az bile, benim büyük işimi gördün” deyiverip, paranın tamamını almasını sağlıyor. Sonra bir başkası geliyor, Merdiven Babanın şansı dönüyor. Bir gün o merdiven sayesinde hayat kurtarınca, gazetelere haber oluyor. Artık Merdiven Baba merdivenli aracıyla bir fenomen. İşlerin ardı arkası kesilmiyor. Ülke çapında şöhret olan Merdiven Babaya reklam ajansları büyük paralar teklif ederek, reklamlarında oynamasını istiyorlar. O belki çok para kazanıyor ama hep dert yanıyor, “Evde eşim ve çocuklar olmadıkça bu para neye yarar, mutluluk sadece para değil, mutluluk aile olmak” diyor. Kızı Merdiven Babanın kendi babası olduğunu arkadaşlarına yalan söylediğini itiraf ediyor. Öyle ya, artık Merdiven Baba utanılacak değil, şöhretiyle kazancıyla gurur duyulacak bir baba haline geldi. Ona hiç yüz vermeyen kayınvalidesi ve kayınpederi de “En büyük baba Merdiven Baba!” diye tezahürat yapar hale geliyorlar. İşin içerisinde biraz da Nasrettin Hocanın “Ye kürküm ye” hikayesi var. Bu hikaye aslında hayatın ta kendisi hayatın gerçeği. Yüreği sevgiyle dolu herkes için iyi düşünen tertemiz pırıl pırıl bir adam olan Merdiven Baba sonunda hak ettiği mutluluğa kavuşup ailesini geri alıyor. Bu filmi ibretle izledim, bir çok kıssadan hisseler var. İnşallah tekrarlarlar, sizlerde izleme fırsatı bulursunuz.

 

Hiç inanmazlar

Sultan Mahmut, yolda gördüğü bir çocuğa bir altın verdiğinde, çocuk onu almamış. Sultan, büyük bir merakla bunun sebebini sorduğunda, çocuk:

– Sultanım! Annem ve babam bu altını gördüklerinde, “Onu mutlaka çaldın” diyerek bana kızarlar.

Sultan Mahmut:

– O zaman kolayı var, diye yol göstermiş. “Bunu bana padişah verdi.” dersin.

Çocuk:

– Hele o zaman hiç inanmazlar, diye atılmış.

“Eğer padişah verseydi, bu kadar az vermezdi.” derler.

Sultan Mahmut, çocuğun bu inanılmaz zekasını bir kese altınla ödüllendirir.

 

Mesela nükleer enerji

Delikanlı uçakta, güzel bir sarışının yanına düşmüş. Hemen sarkmış sarışına; Yolculuk sırasında muhabbet edilirse seyahat çok kısa sürer, hadi konuşalım‘ demiş. Sarışın okuduğu kitabi yavaşça kapatarak ‘ne üzerine konuşmak istersin’ demiş. Delikanlı ‘valla bilmem ki… Mesela nükleer enerjiye ne dersin?’ Sarışın; ‘enteresan bir konu, olabilir, âmâ önce sana bir soru sorayım… At inek ve geyik aynı şeyi yerler… Yani ot… Ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır. Neden olduğunu biliyor musun?’ Delikanlı ; ‘Valla en ufak bir fikrim yok’ demiş, Bunun üzerine sarışın; “Bi boktan anlamazken nükleer enerjiyi üzerine nasıl konuşabileceğimizi zannediyorsun?”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —