Keşke olsaydı. Keşke bir çok yerde yazdığı gibi, yazılanlar benimsense sadece güzel, anlamlı olduğu düşünüldüğü için yazılmasa idi.
Geçenlerde bir BİLSEM’ binasının önünden geçerken rastladım bu yazıya. Ne kadar anlamlı geldi. Yazı binanın dışarı açılan ve kantin olarak kullanılan kısmında, hatta kantin kapılarının üzerinde yazıyordu. Yazıyı okudum, çok anlamlı ve etkileyici buldum. Sonra bir baktım şöyle etrafıma ve… yazmaya karar verdim. Çünkü burası Kocaeli’nin merkezinde, oldukça da rağbet gören bir okulun, BİLSEM’in binası idi.
Umarım bu yazım, araştırmalar sonrası sanatın öğrenciler üzerindeki olumlu etkilerini özetlerken sizleri, ilgilileri ve BİLSEM’leri de konu hakkında harekete geçmeye, en azından bir kez daha düşündürmeye teşvik eder.
* * *
Hepimizin aslında bildiği üzere sanatın, öğrencilerin gelişimi üzerinde çok önemli etkileri mevcut.
Birçok araştırma, sanat eğitiminin öğrencilerin özgüvenini artırdığını gösteriyor. Sanat, öğrencilere kendilerini ifade etme ve yaratıcılıklarını sergileme fırsatı sunuyor. Sanat öğrencilerin duygusal gelişimini destekliyor. Duygusal zekayı geliştiriyor. Öğrencilerin, duygusal ifade becerilerini geliştiriyor ve onların duygusal zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Bireysel değil topluluk halinde hareket edebilmeyi öğretiyor. Eğitimde değeri göz ardı edilen sanat, toplumda anlayışı, hoşgörüyü ve çeşitliliği teşvik eden bir araç olarak çok önemli bir rol oynuyor. Öğrencilerde sosyal adalet ve hoşgörü kavramları gelişiyor.
Bunları ben söylemiyorum. Bunlar bir çok araştırmanın sonuçları. Sanatın akademik başarıya etki ve katkısının araştırıldığı bir çok araştırmada bu etkiler sıralanıyor. Sanat eğitiminin öğrencilerin yaratıcılık, problem çözme becerileri, özgünlük ve eleştirel düşünme yeteneklerini geliştirdiği birçok araştırmayla destekleniyor. Öğrencilerin kendilerini keşfetmelerine, özgüvenlerini artırmalarına, duygusal dengeyi sağlamalarına, sosyal becerilerini geliştirmelerine ve toplumsal dönüşümde aktif rol almalarına yardımcı olduğu da sonuçlar arasında sıralanıyor.
* * *
Sanatın çocuklar, gençler; öğrenciler üzerindeki bu olumlu sonuçlarını aslına bakarsanız bizler de gözlemleyebiliyoruz. İşte tüm bu nedenlerle, sanat eğitiminin okullarda ve toplumda daha da önemsenmesi gerektiğine inanıyorum. Ve unutulmamalıdır ki BİLSEMler (Bilim ve Sanat Merkezleri), genel yetenek (zihinsel), görsel sanatlar veya müzik alanında özel yetenekli olduğu uzmanlar tarafından tanılanan öğrencilere, yeteneklerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak için, okul saatleri dışında destek eğitimi vermek üzere açılmış bağımsız özel eğitim kurumlarıdır.
Ebeveyn olarak bizler sanatın çocuklarımız ve gençlerimiz üzerine olumlu etkilerinin farkına varamayabiliyor ya da bilincinde olsak bile göz ardı edebiliyoruz ama; bizler gözardı etsek bile MEB’e bağlı olarak açılan BİLSEM’ler etmemeli, edememeli. Müzik ve görsel sanatlar öğrencileri genel yetenek öğrencilerinden ayrıştırılmamalı. BİLSEM’leri sınavla kazanan tüm öğrencilerin alanları ne olursa olsun hepsinin özel olduğu unutulmamalı. Hiçbir alan diğer bir alandan üstün tutulmamalı. Bu amaç ve anlayış, buraya getirilen yöneticilerin bakış açılarına, vizyonlarına bırakılmamalı. BİLSEM’lerin bir kurum ve kuruluş vizyonu olduğu unutulmamalı ve tüm yöneticilerin bu anlayışa sahip olması sağlanmalı. Eğer Milli Eğitim’e bağlı bu kurumlar devam edecek ise umarım buradaki yöneticiler de buna göre atanır ve bu konuda eğitilmeye de devam ederler ki buradaki yöneticiler de bulundukları kurumları daha da ileriye götürsünler, götürebilsinler. Yoksa ben yaparım oldu mantığı ile yönetim, okullarda hele hele de BİLSEM’lerde asla olmamalı, kabul edilmemeli.
1923 yılında Büyük Önder Atatürk’ün İzmir Sanatlar Okulu hatıra defterine yazdığı bir yazıdan kısa bir alıntı paylaşmak istiyorum sizlerle: “Ulaşmaya mecbur bulunduğumuz seviyeye bugünkü kadar uzak kalışımızın mühim sebeplerinden biri sanata ve sanatkarlığa layık olduğu önem verilmemiş olmasıdır. Bunda kabahatin her şeyde olduğu gibi sultanlarda, şahsi saltanatlarda olduğu daima hatırda tutulmalıdır.”
Herkese sanat dolu bir anlayış ve olabildiğince sanatla iç içe bir hayat dilerim.
Belma Özgen Akbay
